Sünnet ülkemizde dini olarak “sünnet” olarak algılansa da aslında sosyal olarak bir “farz” dır. Yani aileler olarak aslında sosyal bir fazı yerine getiriyoruz.
Sünnetin sağlık açısından faydaları ve hatta zararlarından bahsedilebilmektedir. Bazı özel durumlar gerçekten sünnetin yapılması zorunlu olduğu durumlardır. Tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonu, pipi ucundaki deride tekrarlayan enfeksiyonlar, idrar yaparken zorlanma ve pipi ucundaki sünnet derisinde balonlaşma, idrar yolunda darlık ile giden bazı hastalıklar (posterior üretral valv) sünnetin gerçekten yapılması zorunlu olduğu tıbbi durumlardır. Bu durumlar dışında sünnet aslında yapılması zorunlu bir sağlık sorunu değildir.
Ancak yaşadığımız ülkedeki yetişkin erkeklerin %99’ u sünnetli olduğu için bu durum sosyal bir zorunluluk yaratmaktadır. Özellikle ilk okul çağına gelmiş çocukların birbirlerinin pipilerinin durumu ile ilgili ciddi zorbalıkları ile karşılaşabilmekteyiz. Akran zorbalığı dediğimiz bu durum çocukta ciddi sosyal ve psikolojik sorunlara yol açabilmektedir. Belki de sünnetin benim açımdan en önemli yapılma nedeni budur. Yani bu sosyal sorunları yaşamaması için yapılması gerektiğidir.
Bazı aileler çocuklar büyüdüğünde kendi istediğinde yaptırtmak istediğini belirtmektedir. Ama doktorluk hayatım boyunca gerçekten sünnet olmak isteyen bir çocukla karşılaşmadım. Hiçbir çocuk yok ki güle oynaya sünnet olmak istesin. Aslında yaşadığı veya yaşayabileceği sosyal zorlanmalardan kaçınmak istediği için sünnet olmak istemektedir. Bu yüzden benim önerim çocuğumuzun bu sorunları yaşamaması için daha küçük yaşlarda bu sosyal farzın yerine getirilmesidir. Çocuklar iki yaşının altında yaşadığı olayları hatırlayamamaktadır. Bu yüzden sünnet sürecinin eğer engel bir sağlık sorunu yoksa bu yaştan önce tamamlanması uygun olmaktadır.
Son yıllarda en sık sorulan sorulardan biri sünnetin çok erken, daha yenidoğan döneminde yapılmasının daha iyi olup olmadığıdır. Benim önerim ilk bir ay olan bu yenidoğan döneminin sünnet için uygun olmadığı şeklindedir. İlk bir ay bebeğin dünyaya, annenin de bebeğe alıştığı dönemdir. Bu dönemde sünnet gibi cerrahi bir travmanın yapılması yarardan çok zarar getirebilmektedir. Bu yüzden ilk bir ay geçtikten sonra sünnet işleminin yapılmasının daha uygun olduğu kanaatindeyim.
Yine yapılmasının sakıncalı olabileceği bir diğer dönem cinsel kimlik gelişiminin olduğu fallik dönemdir. Bazı uzmanlara göre 2-5 yaş arası, bazılarına göre 3-6 yaş arası olan bu dönem aslında çocuktan çocuğa çok değişkenlik gösterebilmektedir. Çocuğun cinsel organına ilgisinin artığı bu dönemde sünnet olmasının çocukta cinsel sorunlara yol açabileceği ön görülmektedir. Bu konuda yüksek kanıt düzeyinde bilimsel çalışmalar bulunmamaktadır. Aslında her çocukta süreç özel olarak değerlendirilmeli ve çocuğun çok hassas olduğu bu dönemlerde sünnet yapılmamasının daha uygun olduğu görüşündeyim.
Sünnet bir erkeğin cinsel organının üzerindeki derinin kesildiği ve dikildiği önemli bir cerrahi işlemdir. Bu işlemin küçümsenmeden en uygun şartlarda yapılması gerekmektedir. Cerrahi güvenliğin ve konforun sağlanması hem cerrah hem de bebek için çok önemlidir. Bu şartlar sağlandıktan sonra lokal veya genel anestezi ile sünnet işlemi yapılabilmektedir.
Sünnet sonrası bakım süreci çocuk ve aileler için bazen çok da kolay geçmeyebilmektedir. Pipi çok iyi kanlanan bir organ olduğu için iyileşme süreci de biraz alevli olabilmektedir. Ancak sabır gösterilir ise birkaç gün içinde süreç sönümlenmekte ve pipi normal halini almaktadır. Bu konuda aileler sünnet işlemi öncesi özellikle uyarılmalıdır. Sünnet sonrası genellikle 1-2 hafta içinde çocuk normal yaşamına geri dönebilmektedir.
Tüm çocuklarımıza aileleri ile birlikte sağlıklı günler dilerim.
Doç. Dr. Emre Divarcı
Çocuk Cerrahisi Uzmanı